Atıf
Cümle akışı içerisinde bir eylem veya durumun özne yada nesne veya diğer bağlı unsurlara yansımasını tekrar tekrar yazmamak ve söylememek için bir harfle birbirlerine bağlanmaları durumuna “atıf” denir.
Bu bağlantıyı kuran atıf harfleri şunlardır:
و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ
Bu harflere “atıf edatı” da denir. Atıf harfinden önce gelen unsura matufun aleyh, sonra gelen unsura da matuf adı verilir. Matuf, matufun aleyhin irabını taşır. Aşağıda konuyla ilgili örnekler incelendiğinde bu unsurların görevleri daha da netleşecektir.
Matuf ve Matufun Aleyh Arasındaki Uyum
- Matuf ve matufun aleyh irab bakımından birbirlerine uyum gösterirler.
- Çekim siygası olarak matuf matufun aleyhe uyar. Örneğin iki fiil arasında gerçekleşmiş bir atıfda matuf aleyh mazi ise matuf da mazi olur.
- Cümleler arasında yapılan atıflarda matufun aleyhin cümle yapısına göre matuf şekillenir. Yani isim cümlesi isim cümlesine, fiil cümlesi fiil cümlesine atfedilir, yani atıf harfiyle bağlanır.
Atıf uygulamasında isim isme, fiil fiile veya cümle cümleye atfedilebilir, yani bağlanabilir.
Fiilin fiile atfedilmesine örnek:
شاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ معا – Halid ve Recep filmi beraber izlediler.
Bu cümlede خالد matufun aleyh; و harfi atıf harfi veya edatı; رجب matufdur.
Yani, Halid’in yaptığı filmi izleme eylemi aynı zamanda Recep’e de bağlanmıştır. Dolayısıyla شاهد fiili iki kere kullanmak zorunda kalınmamıştır. Eğer burada atıf kullanılmamış olsaydı cümle şu şekilde olurdu:
İsmin isme atfedilmesine örnek:
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ ثُمَّ أَماَتَكُمْ – Odur ki sizi yarattı sonra öldürdü.
Bu cümlede ثم atıf harfidir. Ondan önceki fiil matufun aleyh, sonraki fiil ise matufdur. Fiiller birbirlerine atfedilerek her defasında failin zikredilmesinin önüne geçilmiştir.
Cümlenin cümleye atfedilmesine örnek:
زيْنَبُ دارُها كبيرةٌ لَكِنْ غُرْفَتُها صغِيرةٌ – Zeyneb’in evi büyük fakat odası küçüktür.
Bu cümlede لكن atıf harfi, ondan önceki cümle matufun aleyh, sonraki cümle ise matufdur. İsim cümlesinde yapılan bu atıf ile müpteda tekrar edilme zaruretinden kurtulmuştur. Aksi durumda cümle şöyle olurdu:
زينب دارها كبيرة زينب غرفتها صغيرة
Atıf Çeşitleri
Arapçada Atıf, atf-ı beyan ve atf-ı nesak olmak üzere iki ana başlıkta incelenir.
A) Atfı-ı Beyan
Kendinden önceki unsura açıklık getirmek için kullanılan kelimeye atf-ı beyan denir. Atf-ı beyan şu hususlarda kendinden önceki unsura uyum sağlar
- İrab bakımından
- Cinsiyet bakımından
- Adet bakımından
Atf-ı beyan aynı zamanda Bedel-i mutabık olarak da kabul edilir. Künye ve lakabdan sonra veya bir ismi daha çok açıklamak üzere bir isimden sonra gelen isimler, ism-i işaretten sonra gelen isimler atf-ı beyan kategorisindedir. Atf-ı beyan yapılırken atıf harfleri kullanılmaz.
Örnek:
أتي أخُك عُثْمانُ – Kardeşin Osman geldi.
Bu cümlede, “kardeşin geldi” ifadesini daha da açıklamak için ve kardeşin kim olduğunu da beyan etmek için عثمان ismi atf-ı beyan olarak getirilmiştir.
أخي معي أي عُثمانُ – Kardeşim yanımda, yani Osman.
Bu cümlede görüldüğü üzere açıklama gerektiren “yani..” anlamındaki أي ifadesinden sonra gelen isim atf-ı beyandır.
B) Atf-ı Nesak
Atıf harfleri kullanılarak isim, fiil veya cümleleri birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atf-ı nesak yapılırken kullanılan atıf harfleri şunlardır:
و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ
Şimdi, atıf harflerini ve özelliklerini tanıyalım:
1. و [ … ve … ]
Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu kullanımda bir olay sıralaması yoktur. Türkçedeki virgül gibi işlem görür.
Örnek:
شَاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ – Halid ve Recep filmi seyretti. [Olay sıralaması yok. Yani Halid bir gün önce Recep iki gün sonra izlemiş de olabilir. Halid ve Recep aynı anda birlikte izlemiş de olabilir.]
2. ف [… akabinde …]
Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının hemen akabinde matufun olayı gerçekleşmektedir.
Örnek:
شاهَد خالدٌ الفيلمَ فَرجَبٌ – Halid filmi izledi, akabinde Recep de (izledi) [Olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, o izlemeye başlar başlamaz hemen akabinde Recep de filmi izlemiştir.]
3. ثُمَّ [… sonra …]
Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının gerçekleşmesinden bir süre sonra aynı şekilde matufun olayı gerçekleşmektedir.
Örnek:
شَاهَدَ خالدٌ الفيلمَ ثُمَّ رجبٌ – Halid filmi izledi, (daha) sonra Recep de (izledi) [olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, aradan bir süre – 10 dk. 10 gün vs. – geçtikten sonra Recep de aynı filmi izlemiştir.]
4. أوْ [… veya …]
Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir seçim yapmayı veya şüpheyi ifade eder.
Örnek:
شاهَدَ هذا الفيلمَ خالدٌ أوْ رجَبٌ – Bu filmi Halid veya Recep izledi.
5. أمْ [… yoksa …]
- أمْ [… yoksa …]
Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir soru sorarak seçim yapılmasını talep etmek için veya matuf ile matufun aleyh arasında bir fark olmadığını anlatmak için kullanılır.
Örnek:
أَ خالدٌ شَاهدَ هذا الفيلمَ أمْ رجَبٌ؟ – Bu filmi Halid mi yoksa Recep mi izledi?
أَ أَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ – Onları uyarsan da uyarmasanda bir (arada fark yok)
6. إمَّا … و إمّا [ya … ya da …]
Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir alternatif veya tercih bildirmek için kullanılır.
Örnek:
شاهد هذا الفيلم إمّا خالدٌ و إمّا رجبٌ – Bu filmi ya Halid ya da Recep seyretti.
7. حَتَّى […bile, … dahil]
Kendisinden önceki matufun aleyh, kendisinden sonraki matufun bir parçası veya aynı kapsamda ayrılmaz bir unsuru olması durumunda kullanılır.
Örnek:
شاهد خالد الفيلمَ حتَّى نهايتهُ – Halid filmi seyretti, sonunu bile!
Burada, filmin sonu, filmin ayrılmaz bir parçası, bir unsuru durumundadır.
8. لا [… değil, … olmadı]
Kendisinden önceki matufun aleyhi pekiştirerek, kendisinden sonraki matufu olumsuzlar.
Örnek:
شاهد خالدٌ فيلمًا لا مسرحيةً – Halid film izledi, tiyatro değil.
9. لكِنْ [fakat …, bunun aksine …]
Kendisinden önceki matufun aleyh ile ilgili bir yanlışlığı kendisinden sonraki matuf ile düzeltmek (istidrak) için kullanılır.
Örnek:
ما شاهد خالدٌ مسرحيةً لكنْ فيلمًا – Halid tiyatro izlemedi fakat film izledi.
10. بَلْ [belki…, bilakis…]
Kendisinden önceki matufun aleyhden farklı, tam tersi bir anlamı kendisinden sonraki matuf ile ifade etmek için kullanılır.
Örnek:
ما شاهد خالدٌ مسرحيةً بَلْ فيلمًا – Halid tiyatro değil, bilakis film izledi.